Son Mühür TV’ de yayınlanan Sevinç Öztürk ile Sanatın Renkleri programının bu haftaki konuğu Psikoloji Uzmanı Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu konuk oldu. Program, modern dünyada erkek olmak konusuna odaklanırken aynı zamanda kadının da kamusal alandaki yeri, feminist hareketin ortaya nasıl çıktığı, erkeği baskılayan durumlar, kadına ve erkeğe yüklenen roller,  şiddettin iki obje arasında nasıl yer edindiği gibi konulara da dikkat çekti.

Whatsapp Image 2024 04 22 At 12.02.17 (1)

Erkek olmak nasıl bir şey olabilir?

“Hep kadınların dünyasından bakıyoruz, kadına yönelik şiddet diyoruz, erkeğin kadına baskısı, ataerkil sistemde baskılanan kadın diyoruz. Bunların hepsi gerçek. Bunları biz hepimiz yaşıyoruz zaten. Madalyonun diğer yüzüne bakıp erkeklerin dünyasını da anlamak iyi olur birbirimizi anlamak açısından, diye düşünüyorum ben de” diye sözlerine başlayan Elbeyoğlu, “Erkek olmak nasıl bir şey” sorusuna dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.

Charlie Chaplin Modern Zamanlar

Modern erkek imgesi nasıl bir şey? Çarkların arasında güçlü olmaya çalışan bir karakter|

Sezgin Baran Korkmaz: Kemal Kılıçdaroğlu, Süleyman Soylu ve Uğur Dündar hakkında çok çarpıcı belgeler açıklayacağım! Sezgin Baran Korkmaz: Kemal Kılıçdaroğlu, Süleyman Soylu ve Uğur Dündar hakkında çok çarpıcı belgeler açıklayacağım!

Modern erkek deyince benim kafamda canlanan şey; “Biliyorsun Charlie Chaplin’in çok meşhur bir filmi vardır, Modern Zamanlar. Ve o filmin de çok meşhur bir afişi vardır. O afişte dişliler arasında bir erkek vardır. O çarkların arasında bir erkek vardır ve döner durur o erkek çarkların arasında. Çarklar arasında takım elbiseli erkekler de böyle döner. Aslında modern erkek imgesi böyle bir şey. Bu çarkların arasında dönen ve o çarkların arasında güçlü olmaya çalışan hem kendini hem de kadını korumaya yükümlü olan ve bu çalışmayı da sürekli devam ettirmesi gereken bir tipleme ile karşı karşıyayız. Aslında baya da bir yük binmiş durumda erkeğe” diyen Elbeyoğlu, hafta içi işine, hafta sonu ailesine karşı verdiği çaba ve gösterdiği sorumluluğun erkeği bir çarka soktuğunu ifade etti.

“Modern hayat bize  kendimiz olmadığımız bir takım roller yüklüyor”

Modern hayatın kendimiz olmadığımız, kendimizi tam olarak yaşamadığımız bir takım hayatlar yaşamaya ve onun içerisinde var olmaya zorlayıp, bir takım roller yüklediğini belirten Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu,”Kadın da olduğu gibi erkeğe de.. Kadına sen çocukların başında kal, evin işlerini yap derken erkeğe de git dışarı da çalış para kazan, evi geçindir gibi geleneksel açıdan baktığımızda bir yük getiriyor.  Aslında kadın da erkek de bu rollerini biliyorlar ona göre birbirlerine bakıyorlar ama günümüzde bu durum değişmeye başladı" dedi.

Elbeyoğlu, "Kadın da büyük oranda bu çarkların arasında sistemin içerisine girmiş ev dışında kendi parasını kazanan, özünde bağımsız, kendisini geçindiren, çalışan kadınlar olarak buradayız. Biz azımsanmayacak kadar çok sayıdayız dünya üzerinde baktığımızda. Dolayısıyla kadın da artık ev dışında sistemin içinde. Üniformasını giyiyor. Kamusal hayatta rollerini yükseltiyor. Bu aslında kadın ve erkek arasındaki rollerin yüklenilmesini bu rollerin dağılımını ve erkeğin de kadının değişen konumuyla birlikte değişmesini getiriyor” ifadesini kullandı.

Şiddet nasıl ortaya çıkar?

Kadının tarihsel ve toplumsal rolü ile ataerkil sistemin evrimi üzerine odaklanan Elbeyoğlu, kadının doğurganlık ve yaratıcılık rolleri, zaman içinde ataerkil sistemin gelişmesiyle nasıl değiştiğine ve erkek egemenliğinin ortaya çıkmasının bu süreçteki rolüne vurgu yaptı. Ayrıca, şiddetin aslında güç ilişkilerinin bir yansıması olduğu da dile getiren Elbeyoğlu," Kadının da kamusal alandan çekilip özel hayatta kendini var etmesiyle ana tanrıçaların da ikincil bir role getirildiğini ve erkek tanrıların yükseldiğini görüyoruz” diyerek bu noktada erkek egemenliğinin ortaya çıkmasının yüzyıllardır süre gelen gücün farklı bir şekilde yansıması olabileceğini ifade etti. Şiddet denilen durumun aslında bir güç iktidar meselesi olduğunu dile getiren Elbeyoğlu, “ Ne zaman doğar şiddet? O iki objeden birinin daha güçlü olup diğeri üzerinde o gücünü gösterebilme, o gücünü onun üzerinde empoze edebilme hakkını gördüğü anda şiddet başlar" dedi.

Whatsapp Image 2024 04 22 At 12.02.16

Feminist hareketin altında yatan şey nedir?

Feminist hareketin doğmuş olmasının altında yatan durumun, kadının kendi gücünün, yeteneğini, yapabileceklerini bilmesi ve bunun bastırılmasına karşı ben de varım ben de yapabilirim diye ortaya çıkması olduğunu belirten Elbeyoğlu, “Kadının isteyerek kendini geri çekmesinden ziyade sisteminiçerisinde erkeğin güçlü bir konuma gelmesiyle kadının o gücünü kaybetmesi, bir sistem içerisinde kadının var olan gücünü kaybetmiş ve bu güç giderek daha fazla baskılanarak süregelmiştir” dedi. Elbeyoğlu, modern toplumda erkeğin kazanmış olduğu gücün aynı zamanda bir yandan da erkeği baskılayan bir etken olarak da karşımıza çıktığını vurgulayarak, erkekler ağlamaz ifadesinin de bu etkenlerden biri olduğu üzerine vurgu yaptı.

"Evlilik öncesi çifler eğitim almalı"

Elbeyoğlu, çiftlerin evlilik öncesinde bir çift olma eğitimi almaları gerektiğini savunarak, bu eğitimin, beraberliklerin başarısını artırmak için önemli olduğunu belirtti. İyi gitmeyen ilişkilerde çocuk yapmanın tehlikeli olduğunu vurgulayarak, çocuk yetiştirirken yapılan hataların ileride ilişki sorunlarına yol açabileceğini ifade etti. Kadınlar arası bilinçlenme toplantılarını önemsediğini ve kadınların önce kendi değerlerini anlayarak öz benlikleriyle barışmaları gerektiğini dile getiren Elbeyoğlu, son olarak herkesin içinde olumsuz yanlar bulunduğunu ancak kendimizi tanıdığımızda ve kabul ettiğimizde, karşımızdakilerin olumsuz yanlarını da görebileceğimizi ve birbirimizi daha iyi anlayabileceğimizi belirterek, "Birbirimizi zenginleştirdiğimiz ilişkiler içinde olalım" diyerek sözlerini noktaladı.

Günümüz ilişkilerindeki sıkıntıların sebeplerine dair derinlemesine bir değerlendirme yapılan programda, kadın ve erkeklerin, anne figürü tarafından, sevgi konusunda eğitilmelerinin önemi vurgulandı. Ayrıca toplumun cinsiyet rolleriyle ilişkili beklentilerinin etkisi tartışıldı. Özellikle geleneksel toplumlardaki kadınların yaşadığı baskılar ve bu baskıların evlilik ve aile ilişkilerine nasıl yansıdığı ele alındı. Mutlu bir evlilik için ailelerden ayrı yaşanması ve bireysel özgürlüklerin korunması gerektiği önerisi konuşulanlar arasındaydı.

Kaynak: Haber Merkezi