Sevinç Öztürk ile Sanatın Renkleri programının bu haftaki konukları Ege Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Öğretim Görevlisi Hüseyin Koçak ve ses eğitimi öğrencisi Maraş Bölgesi Dede Sazı üzerine çalışma yapan Ali Onur Geyik oldu.

Konservatuar eğitiminin neden gerekli olduğu ve önemi, enstrümanlarla ortak dili konuşmak, geçmişten günümüze Türk Müziği, Neşet Ertaş geleneği, Hüseyin Koçak'ın çalışmaları, müziğin  dönüştürülmesi ile Abdal geleneğinin konuşulduğu programa toplumumuza nam salmış nice hikayelere de eşlik etmiş güzel türküler eşlik etti. 

Konservatuar eğitimi bir müzisyen için neden gereklidir?

Konservatuar eğitimi bir müzisyen için neden gereklidir sorusu üzerine Halk müziği kültürünün bu geleneği nasıl devam ettirilebilir düşüncesi ile sözlerine başlayan Hüseyin Koçak, “ Konservatuar eğitiminden önce bu gelenek nasıl devam ettiriliyor, oraya dokunmak lazım. Radyolardan önce süreç derneklerle başladı. Çok eski dönemlere gidersek halk evleri ile başladı. Halk evlerinin bu kültüre ciddi anlamda bir katkısı vardı. Derlemesinden tut, icra anlamında bu eğitimlere destek veren, kültürü taşıyan bir işlevi vardı.” Bu halk evlerinin devamında radyonun kurulmasıyla yurttan sesler geleneği başladı diyen Koçak, oradaki eğitim ve çalacak sanatçıların birbirine uyum sağlaması, aynı yörelerin aynı dilden konuşması, bağlamaların aynı sesten akort edilmesi, aynı sesten okumasının bir eğitim ve bilinç gerektirdiğini vurguladı.

Whatsapp Image 2024 04 26 At 13.55.28 (1)

“Ortak dili konuşmak eğitimle oluyor”

“Ortak dili konuşmak eğitimle oluyor. Aynı dili konuşacak müziğin eğitimi ile bir araya geliyor.Bu süreç hep derneklerle ya da alaylı dediğimiz şeylerle tıkanmaya başlıyor. Bunun işini çözecek durum da konservatuarlar. Türkiye’de İTÜ Konservatuarı kuruldu bu anlamda daha sonra İzmir ve Antep olmak üzere gelişim gösterdi. Bu konservatuarlarda yapılan şey TRT tabanlı, yurttan sesler tabanlı halk müziği geleneğini,  ileri taşımak yeni kuşağa aktarmak oluyor. Konservatuar bunları bir araya getirerek gençlere bunu aktarmayı amaçlıyor.”

“Yeteneği belirleyen şey kulaktır”

Konservatuarlarda duyuma dayalı sınav yaptıklarını belirten ve sınav sistemi konusunda bilgilendirmede bulunan Koçak, seçimlerde icranın önemli olduğunu ve öğrencileri tanıma aşamasında yeteneği belirleyen şeyin kulak olduğunun altını çizdi. Koçak, “ Ezgi durumuna, hafızaya bakıyoruz. Sonra gelen şey ses aralığı, ses rengi, ağız dediğimiz yöre özelliklerine hakim olabilecek mi. Bunların ardında halk müziği kültürünü taşıyabilecek alt yapı, donanım var mı diye bakıyorsunuz” diyerek salt ses güzelliğinin yetmediğini ve tüm bu özellikler ile birlikte bir ortalamaya baktıklarını ifade etti.

“Yöre kültürünü koruyabilen öğrenciler çok değerli”

Abdallık geleneği üzerine değinilen programda, yöre kültürünü taşıyabilen, yöre ağzıyla konuşan icracıların  gerçek koruyuculuğunu yapabilen öğrenciler çok değerli diyen Koçak, “ Genellikle yöresel kültürde kendilerini ifade edemiyorlar. Abdal kültürüne baktığınız zaman çok iyi icracılar çok iyi ustalar ama kendilerini tanımlayamazlar. Öyle bir şeye de ihtiyaç duymuyorlar zaten. Onları biz akademisyenler bir tanım içine sokmaya çalışıyoruz, onların öyle bir kaygısı da derdi de yok” dedi.

Whatsapp Image 2024 04 26 At 13.55.28

“Neşet Ertaş eşittir Abdal geleneği”

Neşet Ertaş sonrası gelen kuşağın, sazıyla, her şeyiyle Neşet Ertaş’ı taklit ettiğini belirten Koçak,” Bir belgesel yapmıştık Niğde türküleri üzerine, Ahmet Gülümser ile. Neşet Ertaş öyle bir güç yaratmış bütün o geleneği sanki Neşet geleneği. Bugünkü Abdal kültüründe bu yer etmiştir. Nereye giderseniz gidin, illa ki olacak hatta sazına taktığı manyetiklere kadar herkes o sesi arıyor. Şimdi bu yöresel abdallar da aynı şekilde olmazsa olmazı o perde görünecek. Neşet Ertaş eşittir Abdal geleneği, çalgısal anlamda da o biçimle dönüştü” diyerek buradaki gücün Neşet Ertaş’ın icra gücü olduğunu ve Türkiye’nin dört bir yanında dinlenildiğini, sevildiğini belirtti.

Özay Gönlüm ve Neşet Ertaş farklarının öne çıkmasıyla, Özay Gönlüm'ün kendi yöresindeki birisini işleyerek, tiyatral şekilde sunduğunu ve derleme yönünün güçlü olduğunu söyleyen Koçak, Neşet Ertaş'ın tamamıyla kendine özgü biçimiyle kendi yaratısını, kendi duygularını ifade ederek bir tarz yarattığını da sözlerine ekledi.

"Ozanlık bilgeliği gerektirir"
Ozanların halkın dili olduğunu söyleyen Koçak, "Ozanlık olmasa halkın sorunlarını anlatamazsın, Eskiden, geçmiş dönemlere bakarsak kültür elçisi ozanlık, yani o halkın önderi, halkın bilgesi, hukuk dağıtıcısı, ozanlık bir bilgeliği gerektirir" dedi. 

Son olarak programda geçmişin izlerini taşıyan Türk Müziği'nin içinde toplumu, halkı, insanların yaralarını taşıyan eserlerin dönüştürülmesine karşı tepkiler dile getirildi.
 

İletişim dünyasının temel öğesi Radyo'yu, kim, ne zaman icat etmiştir? İletişim dünyasının temel öğesi Radyo'yu, kim, ne zaman icat etmiştir?

Öğretim Görevlisi Hüseyin Koçak ve Ali Onur Geyik, Sanatın Renkleri stüdyosunda canlı olarak seslendirdikleri Ali Ekber Çiçek'in eserlerinden biri olan ‘Sabahtan Uğradım Ben Figana’ adlı deyişi, 'Sakın Cahilin Yanına Varma' 'Gönül Gel Seninle Muhabbet Edelim' türkülerini seslendirerek müziğin bireştirici ve bilge ritmini izleyici ile buluşturdular.

Kaynak: Haber Merkezi