Ulusal tarihimizin tüm önemli günlerinde yıllardır hüzünlenirim.  Hele 23 Nisanlarda yıllardır daha fazla hüzünlenirim. Çünkü 23 Nisan’ın ruhundaki “ulusal egemenlik” bilinci sulandırıldı. Bugün, TBMM'nin açılışının birinci yılında 1921’de kutlanmaya başlanan “23 Nisan Millî Bayramı” ve 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla, “1 Kasım” olarak kabul edilen, sonra 1935'te 23 Nisan Millî Bayramı'yla birleştirilen “Hâkimiyet-i Milliye Bayramı” ile “Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin” 1927'de ilan ettiği ve ilki Atatürk'ün himayesinde düzenlenen 23 Nisan Çocuk Bayramı'nın kendiliğinden birleşmesiyle oluştu.  12 Eylül 1980 darbesinden sonra “Atatürk Yılı” ilan edilen 1981’de, Kenan Evren bu bayrama resmî olarak "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" adını verdi.

Görüldüğü gibi çok karışık değil mi? Aslında hayır…

Hakimiyeti Milliye uğruna, kula kulluğa, emperyalist köleliğe karşı girişilen ve 9 Eylül 1922’de İzmir’de zaferle sonuçlanan İstiklal Harbimizin anlamının sulandırılmasını kimler ister? 

Hele de yaşı büyüklerin umursamadığı ama çocukların şeker çikolata günleri gibi algılandığı bir şenliğin kime zararı olur ki? Bu sorunun cevabını bulmaya çalışın bugün. 

Bugün yeni seçilen belediye başkanlarımız da 23 Nisan kutlayacak… Bir ilçemizde de “uçurtma şenliği” olacakmış… Ne güzel, çocuklar uçurtma uçururken bizler de uçup gitmeye devam eden ulusal egemenliğimizi alkışlarız artık. 

Oysa bugün her mahallede, her caddede, here sokakta ve evde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve yurttaşlık haklarımızın gücü haykırılmalıydı. 

Yine de çocuklarımızın yüzü hep gülsün… 

Bir zamanların efsanesiydi: Winamp müzik platformu olarak geri dönüyor! Bir zamanların efsanesiydi: Winamp müzik platformu olarak geri dönüyor!

İnadına Ne mutlu Türküm diyene, yaşasın ATATÜRK düşüncesi 

Kaynak: Haber Merkezi