Günde yaklaşık 6 bin kişi hayatını kaybetmişti.

Toplam 6.6 milyon sivil ve yaklaşık 

10 milyon asker yaşamını yitirmişti

Anlatırken...

Her ne kadar hayatını kaybedenleri birer "sayı" olarak versek de...

Ne yazık ki...

Yitip gidenler birer "sayı" değildi.

Her biri birer  "can"dı.

28 Temmuz 1914 yılında başlamıştı savaş.

Dört yıldan fazla sürmüştü.

Bütün acımasızlığıyla...

Bütün dehşetiyle...

Ta ki...

11 Kasım 1918 tarihine kadar...

Birinci Dünya Savaşı'ndan söz ediyorum.

Bir büyük yıkımdan...

Bir yanda....

İngiltere, Fransa, Sırbistan ve Rusya İmparatorluğu'nun oluşturduğu (Daha sonra İtalya, Yunanistan, Portekiz, Romanya ve ABD'nin katıldığı) İtilaf Devletleri.

Öte yanda...

Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun oluşturduğu (Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu ve Bulgaristan'ın da katıldığı) İttifak Devletleri.

İtilaf Devletleri; İttifak Devletleri'nin "zayıf halkası" olarak gördükleri ve "hasta adam" olarak niteledikleri Osmanlı İmparatorluğu'nu fazla hafife  alma yanılgısına düşmüşlerdi.

Hesapları netti.

Buna göre :

İstanbul ve Çanakkale Boğazları'nın kontrolünü ele geçirecek...

Rusya ile askeri ikmal yolu açılacak...

Bu sayede  mali kriz içindeki Rusya ile erzak temini ve tedariki kolaylaşacak...

Almanya'nın müttefiki olan Osmanlı İmparatorluğu'nu  da savaş dışı bırakacaklardı.

Hesapları böyleydi.

Ancak...

Hesap hatası yapmışlardı.

Evdeki hesapları, çarşıya uymayacaktı.

İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan İtilaf Devletleri Deniz Filosu, takvim yaprakları 19 Şubat1915'i gösterirken ilk saldırılarını gerçekleştirirler.

İtilaf Devletleri'nin bu ilk taarruzu başarısızlıkla sonuçlanır.

Nitekim daha sonra...

Robert  Rhoders James; 19 Şubat  taarruzu için "Gelibolu Harekatı" adlı eserinde  "Boğazın girişine yapılan taarruz, askeri fiyaskoyla sonuçlandı" diye yazacaktır.

Yaklaşık bir hafta sonra...

Takvim yaprakları 25 Şubat 1915'i gösterirken, İtilaf Devletleri tekrar saldırıya geçerler.

Bu saldırıda Çanakkale girişindeki tabyalarımız susturulur, boğaz girişi savunmasız hale gelir.

Tarih: 8 Mart 1920.

Muhakeme gücü ile tarihe adını yazdıran

Cevat Paşa, savaşta düşman donanmasının manevralarını gözlemler ve mayınların Erenköy Koyu'na döşenmesine karar verir.

Planlandığı gibi Nusret Mayın Gemi'miz, Erenköy  Koyu'na elimizde kalan son 26 mayını, büyük bir ustalıkla döşer.

Böylelikle...

Savaşın kaderini değiştirecek mayın  döşeme işlemi, başarıyla gerçekleştirilir.

Takvim yaprakları 18 Mart 1915'i göstermektedir.

İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden  oluşan İtilaf Devletleri Deniz Filosu, son taarruza başlar olanca gücüyle...

İtilaf Devletlerinin İlerleyen dev zırhlılarına, merkez tabyalardaki  kahraman Türk topçuları, cehennem ateşiyle karşılık verir.

Yoğun  topçu ateşinden kaçan İtilaf Devletleri'nin savaş gemileri, Nusret Mayın Gemisi'nin döşediği mayınların hedefi olur.

Fransız zırhlısı Bouvet, o mayınlardan birine çarparak 3 dakika içinde 603 mürettebatıyla sulara gömülür.

İngilizlerin Ocean ve Irressistible gemilerinin akıbeti de  aynıdır.Tıpkı Fransız zırhlısı Bouvet gibi, boğazın derin sularına gömülür.

Agamemnon, Inflexible, Sufrren ve Galua gemileri de çok büyük hasarlar alarak kullanılamaz  hale gelir, savaş dışı kalır.

Amiral De Robeck, kalan donanmayı geri çekmek zorunda kalır.

Böylelikle...

Çanakkale Deniz Savaşları, İtilaf Devletlerinin hezimeti ve Türk Ordusunun zaferiyle sonuçlanır.

18 Mart'ta ağır yenilgiye uğrayan İtilaf  Devletlerinin, karaya asker çıkaracağına neredeyse kesin gözüyle bakıldığından, Türk Başkomutanlığı Gelibolu’da  yeni bir yapılanmaya gider.

23 Mart1915 tarihinde  5. Ordu Komutanlığı kurulur.

25 Mart 1915 tarihinde  5. Ordu Komutanlığına Alman General Liman Von Sanders atanır.

Tahmin edildiği gibi...

Yenilen pehlivan güreşe  doymaz 

misali, Çanakkale Boğazı'nı denizden geçemeyeceklerini anlayan İtilaf Devletleri, 25 Nisan 1915 tarihinde büyük çaplı bir kara harekatına başlar.

Büyük Önder'imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, o yıllarda yarbay rütbesindedir.

Bu yazımda...

Yarbay Mustafa Kemal'e  ayrı bir "parantez" açmak istiyorum.

Parantezi açmadan önce...

Çanakkale Savaşları'nda komuta kademesinde görev yapan çok değerli  paşalarımızın  kimler olduğuna bir

bakalım dilerseniz:

Esat Paşa, Mehmet Vehip Paşa, İsmail Cevat Paşa, Ali Mustafa Fevzi Paşa, Çolak Faik Paşa, Mehmet Ali Paşa ve isimlerini sayamadığımız  nice  kahraman askerlerimiz...

Tekrar Çanakkale Savaşları'na dönecek olursak...

İtilaf Devletlerinin hedefi, ilk gün Arıburnu'nda Kocaçimentepe'yi, Seddülbahir'de ise Alçıtepe'yi işgal ederek Kilitbahir'e ulaşmak ve boğazı savaş gemilerine açmaktı.

İttifak Devletlerinin  Arıburnu, Seddülbahir ve Kumkale'ye asker çıkarmasıyla Çanakkale Cephesi'nde ikinci aşama başlar.

19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, 25 Nisan sabahı 19. Tümen'e bağlı 57. Alay'ı, bir top bataryası ve süvari birliğiyle  Arıburnu Bölgesine gönderir.

Karşısında, İtilaf Devletleri'nin tam teşekküllü 8 adet taburu vardır.

57.Alay; diğer destek birlikleriyle beraber, gösterdikleri  üstün başarı ve kahramanlıklarıyla tarihe  adını altın harflerle yazdırır.

Yarbay Mustafa Kemal, Gelibolu Yarımadası'nda büyük başarılar kazanır. Arıburnu'na çıkan Anzak birliklerinin yarımada içine ilerlemesini Conkbayırı'nda durdurur.

Bu başarısından sonra Mustafa Kemal, Albay rütbesine terfi eder.

Albay Mustafa Kemal komutasındaki Türk birlikleri, 10 Ağustos'ta  göğüs göğüse  yapılan süngü hücumları sonucunda Conkbayırı'nı  İngiliz askerlerinden tamamen  temizler.

İtilaf Devletleri için, yolun sonu görünmüştür.

Sonunda...

İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri, 1915 yılı Aralık ayı içinde, Gelibolu Yarımadası'nı tahliye etmek zorunda kalırlar. 

Nihayet...

9 Ocak 1916 tarihinde işgal ettikleri son nokta olan Seddülbahir'i  de boşaltırlar.

Böylece...

Gelibolu Yarımadası'ndan tamamen

çekilirler.

Savaş, Türk Ordusunun kesin zaferiyle sonuçlanır.

Bir destan yazılmıştır tarihe, altın harflerle...

Destanın adı, Çanakkale'dir.

Bu destan kolay yazılmadı elbette...

Nice kınalı kuzularımızı şehit verdik vatan uğruna...

Çanakkale savasları'nda, kayıtlı resmi rakamlara göre 56 bin askerimiz savaş anında, yaralı 21 bin askerimiz de hastanede vefat ederek  şehit olmuştur.

Resmi olmayan kaynaklara göre, bu sayının daha fazla olduğu belirtilmektedir.

Şehitlerimizin ruhları şâd, mekânları cennet olsun inşallah.

Değerli okurlarım, Çanakkale Zaferini anlatıp da, Mehmet Akif'in "Çanakkale Şehitlerine" isimli şiirinden bahsetmemek olmaz elbette...

Hiçbir şiir, Çanakkale Savaşları'nı  bu şiir kadar güzel anlatamaz.

Bu şiirde...

Savaşın korkunç yüzünü ve dehşetini bakın nasıl tasvir ediyor Mehmet Akif :

"Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;

O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer.

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,

Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak."

Yine bu şiirinde...

Şehit askerlerimiz için bakın neler söylüyor Mehmet Akif :

"Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilâl uğruna, yâ Rab ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer."

Şimdi de...

Şiirin son iki  mısrasına bakalım dilerseniz :

"Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,(mezar)

Sana âğûşunu (kucağını) açmış duruyor Peygamber."

Bu vesileyle, Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u saygı, rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhu şâd, makamı âli olsun inşallah...

Özetle...

Kadını, yaşlısı, genci, yekvücut olarak kazanılmış zaferin adıdır Çanakkale Destanı.

1915 yılında Tıbbiye'ye kaydolan 1. sınıf öğrencilerinin tamamı Çanakkale'de şehit düştüğü için, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'nin 1921 yılında hiç mezun veremediği savaşın adıdır Çanakkale Destanı.

276 kiloluk top mermisini tek başına kaldırarak, namluya yerleştiren 

Seyit Onbaşı'nın adıdır Çanakkale Destanı.

"Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum" diyen Mustafa Kemal'in adıdır Çanakkale Destanı...

Anzak Askerlerine,

"Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar!

Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. 

Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı

dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

diyen Mustafa Kemal'in adıdır Çanakkale Destanı.

Değerli okurlarım yazımı, naçizane  kendi yazdığım "Şehitler Abidesi"  adlı şiirim ile noktalamak istiyorum.

ŞEHİTLER ABİDESİ 

Dur! Bakmadan geçme bu abideye

Binlerce şehidin vatan uğruna

Kanıyla yazdığı yazısıdır O !..

Bak ! Nasıl da yükselmiş semaya doğru

Bir zafer şarkısı söylercesine...

Duruyor işte, dimdik ayakta

''Bu Vatan Bizimdir'' dercesine...

Dinle ! Arşı kaplayan o gür sesleri

Gör ! Mustafa Kemal'in askerlerini !...

Düşman ürkek, düşman korkak

Kaçıyorlar bak !

Allah ! Allah ! nidaları yükseliyor, bak !

Tarihe destan yazıyorlar, bak !

Seyit'ler, Murat'lar, Hasan'lar onlar! 

Tarihe şan veren yiğitler onlar !

Vatana can veren Mehmet'ler onlar !

Mustafa Kemal, Mustafa Kemal

Mustafa Kemal'ler onlar !...

Çanakkale Zaferi'mizin 109. yılı kutlu olsun.

Bu vesileyle; başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve şehitlerimizi, saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.Ruhları şâd, mekânları cennet olsun inşallah.

Bir sonraki yazımızda...

Tekrar görüşünceye dek... 

Kendinize iyi bakın.

Yüzünüzdeki gülümseme, yüreğinizdeki sevgi ve içinizdeki Umut her daim var olsun efendim.